Dev ölçekli bir labirenttir bana kalırsa Kapalı Çarşı, içinde dolandıkça size farklı bir yüzünü gösteren ve her seferinde sizi bambaşka birine döndüren.
Çıkış kapısı sonsuza bağlanan; geometriyi, fiziği ve alan kavramını bir felsefeci derinliğiyle kullanan bir edebiyatçıdır aynı zamanda. Gökbilimcidir. Şairdir. Ressamdır. Mimardır aslında Kapalı Çarşı. Tüm bu kimlikleri, asırlardır üzerinde hafif bir şal gibi taşır. Şatafatlı görünüşünü, minimalist altyapısına borçlu olan; suratındaki boyaya aldırış etmeden mimari bir devrimi küçük harflerle yapan kaç yapı vardır dünyada, hala 800 yıllık sırrını kendisine saklayabilen?
4 cadde ve sokağı, 2 bedesteni, 16 hanı, 22 kapısı, yaklaşık olarak 3600 dükkanıyla dünyanın en büyük ve en eski alışveriş merkezi olan, 4500 metrekare alanın içinde yaklaşık 20 bin kişinin çalıştığı Kapalı Çarşı’ya uzaktan bakıp “Bir semt olsaydım kesinlikle ‘Kapalı Çarşı’ olurdum” cümlesi kurmak bir mimar olarak, iki kelimede mesleğinizin yapı taşını özetlemek gibi.
BEYAZIT'TA KAPALI CARSI OLMAK
Evliya Çelebi, 17’inci Yüzyılda yazdığı Seyehatnamesi’ne Kapalı Çarşı’nın seceresini şöyle dökmüş: 4399 dükkan, 2195 oda, 497 küçük dükkan, 2 lokanta, 12 hazine dairesi, 1 cami, 10 mescid, 1 hamam, 19 çeşme, 8 tulumbalı kuyu, 24 han, 1 mektep ve 1 türbe.
Bir bilmece gibidir Kapalıçarşı. Bir tür dönme dolap. Evliya Çelebi’nin tabiriyle “muazzam güçlü bir kale”; Orhan Veli’nin dizelerine bakılırsa, “Kapalıçarşı deyip te geçme / Kapalıçarşı, Kapalı kutu"… Bir mimara edebiyat çerçevesinden bakmayı ve tasarlamayı; bir yazaraysa geometrik yazmayı ve kurgulamayı gösterir. Kapalı kutularından malzemeye dair ne ararsanız çıkar: Kumaş, metal, cam, ahşap, pul… Bu malzeme zenginliği modayı, mimariyi, edebiyatı, geometriyi ve tarih, her şeyi ve herkesi, aynı anda besler. Her disiplinin nasıl da birbirine bağlı bir şekilde, birbirinden bağımsız bir ritimle yaşamaya devam ettiğini gösterir.
Malzemeler sanki birbirinin içine doğru erir. Karmaşasının içinde mimarlığın kodlarını görmeye başlarsınız.
Çok yönlü. Çok katmanlı. Fazlasıyla heyecanlı.
Melike Altınışık, 2020